9 Şubat 2014 Pazar

Melabalar,

Bu sefer farklı bir yazı olacak. Birkaç kişi ile soru cevap şeklindeki yazışmalarımın faydalı olacağını düşündüğüm için buraya yerleştiriyorum. Umarım sizlerin de işine yarar ;)

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Merhaba hocam.Öncelikle tebrik İTÜ elektronik ve haberleşme mühendisliği iyi bir tercih.Fakat ben şunu merak ettim.Ne okumak isterdiniz?Ya da ne okumadığınız için pişmansınız ?"


"Ya öncelikle ben Fen lisesinden mezunum. O nedenle hep denildi ki sayısal seç, yoksa puan katsayın düşer. Sayısal deyince de en çok doktor mühendis kazanıyor dediler. Doktor mu olsam mühendis mi olsam yoksa ne mühendisi olsam'a dönüştü sorun. 
Şimdi bakıyorum da benim girişimciliğe, kendi işimi kurmaya ilgim var. Ya da gezmekle ilgili bir iş olabilirdi. Bir şeyler ürettiğin bir iş mesela. Yaptıklarını somut olarak görebileceğin bir iş... Elektromanyetik alanlarda sınır koşullarının matematik formüllerini öğrenmemin bana hiç bir faydası olmadı 2 tane vize bir tane final dışında. 
Kendinizi iyi tanımanız gerek gerçekten seçim yaparken. Ve o yaşlarda tanımıyorsunuz. Haliyle çevrenizdekilerin yönlendirmesine kalıyor her şey. Onlar da vizyon sahibi, bilgili insanlar değilse puanının yettiği ve en çok para kazandıran mesleğe gidiyorsun. 
Ben hatırlıyorum tercih döneminde ortalama maaşları gösteren sitelere bakıp ona göre fikirlerimi değiştirdiğimi. Ne kadar aptalmışım. O kadar çok ama o kadar çok kriter var ki başarılı ve mutlu olmanız için. 
Geçen gün bir müşteriye kuruluma gidiyordum. Adam daha hayatında e-mail atmamış ama beni 15 dakika azarladı resmen geç kaldım diye. Bunlar bile mesleğinizi seçerken düşünmeniz gereken şeyler. 
Mesela kimse düşünmez ama dansçılık ne harika bir meslek. Derler ki hep bir doktor mühendis gibi kazanmaz. Yoo gayet de kazanır. Açarsın salonunu kendin bile çalışmaz çalıştırırsın başka hocaları. Günde 4 saat ders verir kalanında gezer tozarsın. 
Her iş sabah 8 akşam 5 değil. Her mesleğin çok farklı şartları var ve asıl bunları bilmeniz gerek mesleği seçerken. Avukat olursanız çok para kazanacağım diye bakmayın sakın. Mahkemelerde, adliyelerde genellikle gergin ortamlarda geçecek hayatınız bunu düşünün. Bu size uygun mu? 
Asla parasına, unvanına göre iş seçmeyin. Kimsenin fikrine de aldırmayın. Yok şeyin kızı dansçı olmuş, yok bunun oğlu edebiyat almış. Ne yapacakmış? Ne olacakmış bitirince? Asmayın böyle muhabbetlere kulak. 
Evde legolarla ev yapmak inşaat mühendisine yatkın olduğunuzu göstermez. Ürün tasarımına da yorulabilir böyle bir zevk ve inşaat mühendisliğiyle taban tabana zıttır iki bölüm. Bilgisayar oyunlarını çok seviyor olmanız bilgisayar mühendisliğine yatkın olduğunuzu göstermez. Bilgisayar oyunları oynamak bambaşka bir şeydir, onların kodlarına dalıp algoritmaların içinde matematik hesapları yapmak bambaşka bir şeydir. Uçakları seviyor olmanız uçak mühendisi olmaya yatkın olduğunuzu göstermez. Belki uçağın iç yapısı yok kablolaması yok aerodinamik hesapları yok üretiminde kullanılan malzeme sizi bunaltacak. Siz sadece uçmayı seviyorsunuz. E pilot olun hostes olun o zaman. Teknolojiyi takip etmeyi seviyor olmanız elektronik mühendisi olmaya yatkın olduğunuzu göstermez. Bunları göz önüne alın. Kolay bir seçim değil biliyorum ama şunu da söyleyebilirim ki üniversiteyi dittir edip atabilirsiniz de. Üniversitede aradığını bulamayıp kendini eğiten insanların çok daha başarılı olduğunu gördüm. 
Ama üniversite ortamını kesin yaşayın, vizyonunuz genişlesin. Gidin yapmaktan hoşlandığınız bir şeyin bölümünü okuyun. Ne bileyim felsefe okuyun. Sonra gidin kendinizi geliştirip yazar olun, mühendis olun, bilgisayar uzmanı, yazılımcı olun falan. Tamam doktor, avukat olamazsınız ama her alanda üniversite eğitimi elzem bir şey değil bunu bilin."


------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Maasiniz ne kadar , ehm yerine makina endustri secseydim dediginiz oldu mu ? Cevrenizdekiler nasil ?"

"Maaşımın ne kadar olduğu, maaşımın ne kadar olduğu haricinde hiç bir şeyin cevabı değil öncelikle. Benim maaşım benim patronumun benim kendi şahsıma ve şirkette bana yüklenen sorumluluğun miktarına göre hak ettiğimi düşündüğü paradan başka bir şey değil. 
Benimle aynı şirkette aynı pozisyonda çalışsan sana benim kadar ödemeyecek belki çünkü benim ayrılmamı istemiyor ama senin gibi bir iki kişi daha var başvurmuş. Ya da ben ayrılmayı düşünüyorum şirketten ama işimde de iyiyim, o kadar zaman geçmiş ben kendimi o şirketteki ürünler konusunda yetiştireyim diye. Patron tekrar yeni eleman alıp eğitmek istemiyor. Ben gidiyorum diyorum patrona o da bana diyor gitme sana şu kadar zam yapalım. Veya benimle olan mülakatında bende bir vizyon görmüş, beni ilerleyen dönemlerde yöneticiliğe alabileceğini düşünüyor, bana daha fazla maaş teklif ediyor. 
Ben X firmasına başvuruyorum, adam açık öğretim mezunu veya lise mezunu. Ben İTÜ mezunuyum diyorsun adam ee ne yapayım maaşın A lira diyor. Başka bir şirkette aynı pozisyona başvuruyorsun. Patron da İTÜ mezunu, İTÜ'lüler kendini iyi yetişririr, İTÜ'yü bitirmek zor al sana 2xA maaş diyor. 
Maaş o kadar göreceli bir kavram ki, bunun şöyle bir formülü yok: Lise mezunu 1000 lira, üniversite 2000 lira, ortalamanın yarısını alıp maaşınla çarpıyorlar, 3 ortalaman var yarısıyla çarp 3000 lira, bir de çift anadal yapmışsın oradan da sana 750 lira bonus, her sertifikan eğitimin için de 100 lira daha ekle al sana 4250 lira maaş. 
Bir firmadaki patron diyor ki yüksek lisans önemli yüksek lisans yapanla yapmayanın maaşı bir olmaz. Al sana daha çok maaş. Başka bir patron diyor ki yüksek lisans yapıyorsa kendine yapıyor, yüksek lisans yapıyor diye zam yapacak değilim, kendi tercihi o. 
Dünya adil değil. Adalet anlayışı mezun olduğunuzda bitiyor. Büyük ihtimalle sizden çok daha düşük ortalamalı bir sürü kişi sizden çok daha fazla kazanacak bunu sakın unutmayın. Olay çok çalışıp ben çok çalıştım bana fazla maaş verin demek değil, olay fırsatları görüp değerlendirmek ve kendinizi bu fırsatları değerlendirebilecek şekilde geliştirmek."


---------------------------------------------------------------------------------------------

"Mezun olduktan 3-5 sene sonra yurtdışı garantisi +10000 tl üstü maaş garanti ise umrumda olmaz mesleği veya bölümü seçmek.Puanım yeterse yazarım boğaziçi iktisatı/işletmeyi ya da sabancıdan yardırırım.TAş gibi meslek.Kim takar ''sevdiğiniz mesleği yapın'' palavrasını?"

"Hayatının hatasını yapıyorsun böyle düşünerek inan bana. Eğer bu düşünceyle gidersen çok pişman olacaksın çünkü bütün düşüncen görüşün değişecek. Bir zaman sonra artık para umurunda olmayacak. Bir işe yaramak isteyeceksin hayatta. Ayrıca o dediğin şartları hiç bir okul sağlamıyor çok güçlü bağlantıların yoksa. Yurt dışı garantisi, 10 bin lira... Bunlar ancak ve ancak yapmayı sevdiğin işi yaparsan mümkün. Ve şu an o kadar yanlışsın ki düşünce yapında anlatamam. Para, yurtdışı lüks araçlar iyi gelir bunların hiç birinin içindeki hissiyatı doldurmadığını göreceksin. Parayla saadet olmaz klişesi tamamen doğru bir şey. 
10 bin liralık işi bulsan bile hayatın boyu yapamayacaksın eğer çok sevdiğin bir şey değilse. matematiğin çok ama çok yanlış. Birincisi günde 8 saat çalışarak 10 bin lira kazanamazsın. O parayı kazanabilmek için bütün gününü ayırman gerek işine. Hafta içi hafta sonu demeden çalışman gerek. Patronlarına işini her şeyin önünde tuttuğunu göstermen gerek. Bunu sevmediğin bir işte yıllarca yapamazsın. Bir kaç ay numara yaparsın dayanırsın ama sonra umurunda bile olmaz o para. 
Demek istediğim sevdiğiniz mesleği yapın palavrası aslında palavra değil, tek gerçek... 
Eğer sevmiyorsan bu konuları bırak Boğaziçi iktisat/işletmeden yardırmayı, Boğaziçi iktisat/işletmeyi bitiremezsin bile. Bitirdiğinde de daha iktisat/işletme görmek istemezsin. 
Ben yazıyorum ama bu yazdıklarım senin için değil. Çünkü içinde olduğun psikolojiyi çok ama çok iyi biliyorum. Sana gökten tanrı bile inip sevdiğin işi yapmalısın dese senin aklının bir köşesinde "Ama ne kadar para verecekler?" olacak. Sen kendin tecrübe edip ders almayı sevenlerdensin. Ama belki başkaları okur onlara faydalı olur yazdıklarım."