9 Şubat 2014 Pazar

Melabalar,

Bu sefer farklı bir yazı olacak. Birkaç kişi ile soru cevap şeklindeki yazışmalarımın faydalı olacağını düşündüğüm için buraya yerleştiriyorum. Umarım sizlerin de işine yarar ;)

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Merhaba hocam.Öncelikle tebrik İTÜ elektronik ve haberleşme mühendisliği iyi bir tercih.Fakat ben şunu merak ettim.Ne okumak isterdiniz?Ya da ne okumadığınız için pişmansınız ?"


"Ya öncelikle ben Fen lisesinden mezunum. O nedenle hep denildi ki sayısal seç, yoksa puan katsayın düşer. Sayısal deyince de en çok doktor mühendis kazanıyor dediler. Doktor mu olsam mühendis mi olsam yoksa ne mühendisi olsam'a dönüştü sorun. 
Şimdi bakıyorum da benim girişimciliğe, kendi işimi kurmaya ilgim var. Ya da gezmekle ilgili bir iş olabilirdi. Bir şeyler ürettiğin bir iş mesela. Yaptıklarını somut olarak görebileceğin bir iş... Elektromanyetik alanlarda sınır koşullarının matematik formüllerini öğrenmemin bana hiç bir faydası olmadı 2 tane vize bir tane final dışında. 
Kendinizi iyi tanımanız gerek gerçekten seçim yaparken. Ve o yaşlarda tanımıyorsunuz. Haliyle çevrenizdekilerin yönlendirmesine kalıyor her şey. Onlar da vizyon sahibi, bilgili insanlar değilse puanının yettiği ve en çok para kazandıran mesleğe gidiyorsun. 
Ben hatırlıyorum tercih döneminde ortalama maaşları gösteren sitelere bakıp ona göre fikirlerimi değiştirdiğimi. Ne kadar aptalmışım. O kadar çok ama o kadar çok kriter var ki başarılı ve mutlu olmanız için. 
Geçen gün bir müşteriye kuruluma gidiyordum. Adam daha hayatında e-mail atmamış ama beni 15 dakika azarladı resmen geç kaldım diye. Bunlar bile mesleğinizi seçerken düşünmeniz gereken şeyler. 
Mesela kimse düşünmez ama dansçılık ne harika bir meslek. Derler ki hep bir doktor mühendis gibi kazanmaz. Yoo gayet de kazanır. Açarsın salonunu kendin bile çalışmaz çalıştırırsın başka hocaları. Günde 4 saat ders verir kalanında gezer tozarsın. 
Her iş sabah 8 akşam 5 değil. Her mesleğin çok farklı şartları var ve asıl bunları bilmeniz gerek mesleği seçerken. Avukat olursanız çok para kazanacağım diye bakmayın sakın. Mahkemelerde, adliyelerde genellikle gergin ortamlarda geçecek hayatınız bunu düşünün. Bu size uygun mu? 
Asla parasına, unvanına göre iş seçmeyin. Kimsenin fikrine de aldırmayın. Yok şeyin kızı dansçı olmuş, yok bunun oğlu edebiyat almış. Ne yapacakmış? Ne olacakmış bitirince? Asmayın böyle muhabbetlere kulak. 
Evde legolarla ev yapmak inşaat mühendisine yatkın olduğunuzu göstermez. Ürün tasarımına da yorulabilir böyle bir zevk ve inşaat mühendisliğiyle taban tabana zıttır iki bölüm. Bilgisayar oyunlarını çok seviyor olmanız bilgisayar mühendisliğine yatkın olduğunuzu göstermez. Bilgisayar oyunları oynamak bambaşka bir şeydir, onların kodlarına dalıp algoritmaların içinde matematik hesapları yapmak bambaşka bir şeydir. Uçakları seviyor olmanız uçak mühendisi olmaya yatkın olduğunuzu göstermez. Belki uçağın iç yapısı yok kablolaması yok aerodinamik hesapları yok üretiminde kullanılan malzeme sizi bunaltacak. Siz sadece uçmayı seviyorsunuz. E pilot olun hostes olun o zaman. Teknolojiyi takip etmeyi seviyor olmanız elektronik mühendisi olmaya yatkın olduğunuzu göstermez. Bunları göz önüne alın. Kolay bir seçim değil biliyorum ama şunu da söyleyebilirim ki üniversiteyi dittir edip atabilirsiniz de. Üniversitede aradığını bulamayıp kendini eğiten insanların çok daha başarılı olduğunu gördüm. 
Ama üniversite ortamını kesin yaşayın, vizyonunuz genişlesin. Gidin yapmaktan hoşlandığınız bir şeyin bölümünü okuyun. Ne bileyim felsefe okuyun. Sonra gidin kendinizi geliştirip yazar olun, mühendis olun, bilgisayar uzmanı, yazılımcı olun falan. Tamam doktor, avukat olamazsınız ama her alanda üniversite eğitimi elzem bir şey değil bunu bilin."


------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Maasiniz ne kadar , ehm yerine makina endustri secseydim dediginiz oldu mu ? Cevrenizdekiler nasil ?"

"Maaşımın ne kadar olduğu, maaşımın ne kadar olduğu haricinde hiç bir şeyin cevabı değil öncelikle. Benim maaşım benim patronumun benim kendi şahsıma ve şirkette bana yüklenen sorumluluğun miktarına göre hak ettiğimi düşündüğü paradan başka bir şey değil. 
Benimle aynı şirkette aynı pozisyonda çalışsan sana benim kadar ödemeyecek belki çünkü benim ayrılmamı istemiyor ama senin gibi bir iki kişi daha var başvurmuş. Ya da ben ayrılmayı düşünüyorum şirketten ama işimde de iyiyim, o kadar zaman geçmiş ben kendimi o şirketteki ürünler konusunda yetiştireyim diye. Patron tekrar yeni eleman alıp eğitmek istemiyor. Ben gidiyorum diyorum patrona o da bana diyor gitme sana şu kadar zam yapalım. Veya benimle olan mülakatında bende bir vizyon görmüş, beni ilerleyen dönemlerde yöneticiliğe alabileceğini düşünüyor, bana daha fazla maaş teklif ediyor. 
Ben X firmasına başvuruyorum, adam açık öğretim mezunu veya lise mezunu. Ben İTÜ mezunuyum diyorsun adam ee ne yapayım maaşın A lira diyor. Başka bir şirkette aynı pozisyona başvuruyorsun. Patron da İTÜ mezunu, İTÜ'lüler kendini iyi yetişririr, İTÜ'yü bitirmek zor al sana 2xA maaş diyor. 
Maaş o kadar göreceli bir kavram ki, bunun şöyle bir formülü yok: Lise mezunu 1000 lira, üniversite 2000 lira, ortalamanın yarısını alıp maaşınla çarpıyorlar, 3 ortalaman var yarısıyla çarp 3000 lira, bir de çift anadal yapmışsın oradan da sana 750 lira bonus, her sertifikan eğitimin için de 100 lira daha ekle al sana 4250 lira maaş. 
Bir firmadaki patron diyor ki yüksek lisans önemli yüksek lisans yapanla yapmayanın maaşı bir olmaz. Al sana daha çok maaş. Başka bir patron diyor ki yüksek lisans yapıyorsa kendine yapıyor, yüksek lisans yapıyor diye zam yapacak değilim, kendi tercihi o. 
Dünya adil değil. Adalet anlayışı mezun olduğunuzda bitiyor. Büyük ihtimalle sizden çok daha düşük ortalamalı bir sürü kişi sizden çok daha fazla kazanacak bunu sakın unutmayın. Olay çok çalışıp ben çok çalıştım bana fazla maaş verin demek değil, olay fırsatları görüp değerlendirmek ve kendinizi bu fırsatları değerlendirebilecek şekilde geliştirmek."


---------------------------------------------------------------------------------------------

"Mezun olduktan 3-5 sene sonra yurtdışı garantisi +10000 tl üstü maaş garanti ise umrumda olmaz mesleği veya bölümü seçmek.Puanım yeterse yazarım boğaziçi iktisatı/işletmeyi ya da sabancıdan yardırırım.TAş gibi meslek.Kim takar ''sevdiğiniz mesleği yapın'' palavrasını?"

"Hayatının hatasını yapıyorsun böyle düşünerek inan bana. Eğer bu düşünceyle gidersen çok pişman olacaksın çünkü bütün düşüncen görüşün değişecek. Bir zaman sonra artık para umurunda olmayacak. Bir işe yaramak isteyeceksin hayatta. Ayrıca o dediğin şartları hiç bir okul sağlamıyor çok güçlü bağlantıların yoksa. Yurt dışı garantisi, 10 bin lira... Bunlar ancak ve ancak yapmayı sevdiğin işi yaparsan mümkün. Ve şu an o kadar yanlışsın ki düşünce yapında anlatamam. Para, yurtdışı lüks araçlar iyi gelir bunların hiç birinin içindeki hissiyatı doldurmadığını göreceksin. Parayla saadet olmaz klişesi tamamen doğru bir şey. 
10 bin liralık işi bulsan bile hayatın boyu yapamayacaksın eğer çok sevdiğin bir şey değilse. matematiğin çok ama çok yanlış. Birincisi günde 8 saat çalışarak 10 bin lira kazanamazsın. O parayı kazanabilmek için bütün gününü ayırman gerek işine. Hafta içi hafta sonu demeden çalışman gerek. Patronlarına işini her şeyin önünde tuttuğunu göstermen gerek. Bunu sevmediğin bir işte yıllarca yapamazsın. Bir kaç ay numara yaparsın dayanırsın ama sonra umurunda bile olmaz o para. 
Demek istediğim sevdiğiniz mesleği yapın palavrası aslında palavra değil, tek gerçek... 
Eğer sevmiyorsan bu konuları bırak Boğaziçi iktisat/işletmeden yardırmayı, Boğaziçi iktisat/işletmeyi bitiremezsin bile. Bitirdiğinde de daha iktisat/işletme görmek istemezsin. 
Ben yazıyorum ama bu yazdıklarım senin için değil. Çünkü içinde olduğun psikolojiyi çok ama çok iyi biliyorum. Sana gökten tanrı bile inip sevdiğin işi yapmalısın dese senin aklının bir köşesinde "Ama ne kadar para verecekler?" olacak. Sen kendin tecrübe edip ders almayı sevenlerdensin. Ama belki başkaları okur onlara faydalı olur yazdıklarım."

13 Ocak 2014 Pazartesi

Öğrenci fakirdir! Öyle midir?

Melabalar,

Yine uzun bir aradan sonra karşınızdayım. Yazamıyorum ama uzaktan takip ediyorum. Bu aralar birinci dönem bittiği için irregular olmakla ilgili yazım bayağı popüler görünüyor :)

Bu sefer biraz üniversitedeki maddi durumdan bahsedeceğim. Öncelikle yeni yasayla biliyorsunuz ki öğrenim harcı kalktı. Fakat bu okulu uzatmadıysanız geçerli. Yani 2+8 dönemlik normal üniversite hayatınızı bitirdiğinizde bu durum sona eriyor ve her fakültenin her bölümü için değişen ama İTÜ'de mühendislik için 200 lira civarında gezinen bir harç ödüyorsunuz bunu hatırlatayım. Bu harcı zamanında ödemezseniz de uzatma günlerinde zamlı ödüyorsunuz. Sanırım zam oranı %50'ydi.

Şimdi üniversitede çalışmak diye bir durum var. Ben de çalıştım. Göreceksiniz ki inanılmaz da popüler bir durum. Hani ihtiyacı olmadığı halde çalışanlar da var, istediği bir şeye para biriktiren de var, okul masraflarını karşılamak için çalışan da var. Peki iş nerede?

Öncelikle üniversitenin kendi içinde işler olur. Öğrenci kayıt günleri olur. Üniversitenizin içinde bir konferans olur, kokteyl olur, buralarda bir-iki gün çalışacak öğrenciler aranır. Üniversitenin yemek yenilen yerlerinde, kafelerinde çalışan aranır. Bunlar haricinde Redbull, Ülker, Milka gibi firmalar üniversiteleri çok severler. Reklam amaçlı, yeni çıkan ürünlerini promosyon olarak dağıtırlar ve bunları da dağıtmak için yine o üniversitenin öğrencilerini seçerler. Bunlardan haberdar olmanızın en kolay yolu arkadaşlarınızdır. Öğrenci gruplarında, kulüplerin facebook sayfalarında, mail gruplarında böyle işler birinin kulağına gelir ve o kişi bu ortamlardan arkadaşlarına duyurur.

Bunlar haricinde okulun dışında ufak çaplı işler her zaman bulunur. Bir dükkanda tezgahtarlık  (yeni adı satış danışmanlığı!) olabilir, motoru olanlar kuryelik yapabilirler veya bu tarz şeylere karşı değilseniz bir barda barmenlik veya garsonluk yapabilirsiniz. Eğer çekiniyorsanız hiç çekinmeyin barda çalışanlara öyle öcü bir şey olmaz sadece geç saatte çalışmanız gerekir ama çok eğlenceli bir ortamınız olur ;)

Bunun dışında en popüler iş ajanslardır. Aradığınızda yüzlerce ajans bulabilirsiniz. Bu ajanslardan birine kaydınızı yaptırırsınız onlar sizi ararlar iş olduğunda. Genellikle büyük otellerde yapılan konferans, kongre gibi büyük etkinliklerde her işe koşan eleman olursunuz. Presentabl görünmeniz şarttır bu yüzden genelde erkekler için siyah takım, bayanlar için siyah etek, beyaz gömlek isterler. Sabah gider akşam çıkarsınız ve bütün gün yaptığınız ayakta durup konferans sırasında birinin bir şeye ihtiyacı olursa yardım etmektir. Yemekler ücretsizdir. Öğlen yemeğini 5 yıldızlı otellerin açık büfelerinde yaparsınız. İş inanılmaz sıkıcıdır ve beklemekten yorulursunuz. Fakat sık iş çıkar ve örneğin 3 günlük bir seminerde 2 gün gidip 3. gün gelemem derseniz kabul etmeyebilirler. Edebilirler de...

Şimdi ücretlere gelince, ajanslarda fiyat sabittir, normali günlük 50 lira, İngilizceniz iyiyse 60-75'e kadar çıkabilir. Barlar ve dışarıdaki dükkanlar tamamen pazarlık yeteneğinize bağlıdır ama sonuçta part time da olsa düzenli bir iş olduğu için asgari ücretin altında olmak üzere fena olmayan bir şeyler alırsınız. Kampüs içindeki tanıtım, promosyon gibi işler hem eğlencelidir hem de günlüğü ajanslardan çok daha iyidir ama kısa sürerler ve sık olmazlar. Bu nedenle bunları kaçırmayın derim.

Peki herkesin hayali olan "Kendi bölümümle ilgili çalışsam ne olur?". Gerçekleri yüzünüze vurayım biraz. Öncelikle 1. ve 2. sınıfta bölümünüzle ilgili hiç bir şey bilmiyor olacaksınız. İkincisi, son sınıfta bile olsanız gerçekten para edecek çok şey biliyor olmayacaksınız. O nedenle firmalar son sınıfta part-time çalışan alırken bile çok çok seçici davranıyorlar. Ya çok umut vaat eden gençleri ya da ileride mezun olunca da onlarla çalışmaya kararlı kişileri alıyorlar. Bu tarz işlerin kötü yanı da düzenli part-time iş olmaları. Yani gitmek zorundasınız, gitmezseniz kovulursunuz. Fakat yine de sunumum vardı, sınavım var gibi sebepler gösterdiğinizde sorun çıkmaz çoğu yerde. Başka bir sorun da şu ki bölümünüze bağlı olmakla beraber, bırakın hiç bir şey bilmeyen sizin part-time esnek bir iş bulmasını, mezun olup kendini yetiştirmiş birinin bile full-time iş bulamaması söz konusu. Olur da böyle bir yere girmeyi başarırsanız tabi ki alacağınız miktar genelde asgari ücret civarı olacaktır buralarda da. Son bir uyarı, pek çok firmanın part-time anlayışı günde 2 bazen 3 gün değildir. Part-time, onlara göre haftada en az 3 tam gün gelmen gereken, boş veya uygun olursan 4. gün de gelmenin beklendiği (oha full time zaten 5 gün, niye asgari ücret veriyorsun o zaman???)  yerlerdir. O nedenle bu zor bir seçenek.

Bütün bunları söyledikten sonra benden alacağınız en büyük tavsiye şudur: Eğer gerçekten çok ihtiyacınız yoksa üniversitede çalışmayın!!! Tamam gidip bir iki gün ajansta çalışın, görün. Şahane bir tecrübe. Gidin promosyon işlerini kaçırmayın eğlenin, eğlenirken para kazanın, yeni insanlarla tanışın, arkadaş olun. Bir haftadan daha uzun bir işe girmeyin. Paranız mı az? Boş verin fakir hayatı yaşayın. Ekmeğin arasına makarna koyup üstüne bedava olan ketçabı boşaltın öyle yiyin. Üniversite hayatınızı yaşayın. Son paranızla gidin bir paket sigara alın sonra arkadaşınıza bir dal karşılığı size yemekhanede yemek ısmarlasın diye yalvarın. Eğlenin gezin tozun. Zamanınızı o kadar dolu geçirin ki hevesinizi sonuna kadar alın her şeyden. (Not: Son sınıfta zaten iş aramaya başlayacaksınız. Firmalar da hep yeni mezun veya son sınıf öğrencisi aradıklarından hevesinizi o zamana saklayın)

Üniversitede okurken tecrübem olsun diye hayata erken atlamaya çalışmayın yoksa hayat size bir atlar var yaa...

Captain out!

22 Mart 2013 Cuma

Girişimcilik Dersi

Melabalar,

Çoook uzun zamandır buraya yeni yazı eklemedim. Artık zamanı gelmiştir diye düşünüyorum. Hakkında yazmak istediğim o kadar çok şey birikti ki unutmaya başladım artık yazmak istediklerimi. Yazılar hakkında bazı çok güzel geri dönüşler aldım. Bu seferki dersimde 4. sınıf olduğunuzda alabileceğiniz bir dersten bahsedeceğim. Kendisi Entrepreneurship (Girişimcilik).

Öncelikle girişimcilik dersi İngilizce ve bunu alabilmeniz için 4. sınıf olmanız gerek. Yani 110 krediyi doldurmadıysanız alamıyorsunuz. ISL kodlu bir işletme dersi gibi görünse de kendisi ITB kategorisinde sayılıyor. Yani programınızda görülen  bir ITB dersi yerine bu dersi alabilirsiniz. Bütün bölümlere açılan bir ders ayrıca. Dersin konusu çok ilgi çekici çünkü derste temel işletme bilgileri veriliyor. Gençlerin kendi işlerini kurarak kendi kendilerinin patronu olmaları, şirket kurulma süreçleri, şirket nasıl alınır, satılır, ne tip şirketler kurabiliriz vs. üzerine bilgileri hiç bilmeyen gençlerin ellerinden tutup öğretiyorlar.

Dersin en ilgi çekici yanı ise her ders iş dünyasından İTÜ mezunu başarılı iş insanları, holding yöneticileri, CEO'lar konuşmacı olarak geliyorlar. Öncelikle şunu aydınlatmak isterim, bu iş dünyasında başarılı olmuş insanlar İTÜ'den mezun olup şirketlerde mühendis olarak çalışan başarılı kişiler değil. Bunun yerine onlarca milyon dolarlık anlaşmalara imza atan, derse özel şoförü tarafından getirilen, tek bir randevu alabilmek için kırk takla atmanız gereken insanlar. Pegasus havayollarının sahibi olan Esas Holding'in yönetim kurulu üyelerinden tutun, dünyaca ünlü danışmanlık firmalarında rekor sayıda şirket alım satımına imza atmış finans uzmanlarına kadar...

Bu kişiler derse gelip 1.5 saatlik konuşma + soru/cevap sistemiyle tecrübelerini sizlerle paylaşıyorlar. Nasıl bu başarıya ulaştıklarından nelere önem verip nelere vermemeniz gerektiğine, çalışan alırken nelere yönetici alırken nelere dikkat ettiklerinden iş dünyasında yaptıkları hatalara kadar sizlere aktarıyorlar.

Başka bir ilgi çekici yönü ise derste kendi şirketinizi kuruyorsunuz. Dönemlik proje niteliğindeki bu çalışmada bir iş planı bulup bunu somut bir şirket haline getirip dönem sonunda bu konuşmacılardan oluşan jüriye sunuyorsunuz. Hatta ve hatta projeleriniz beğenilirse bu iş adamları size finansman sağlayabiliyor ya da iş teklifi yapabiliyor (daha mezun olmadan bu kişilerin holdinglerinde iş bulmuş kişiler var). Başka bir deyişle pek çok ITB dersinden daha çok şey katacak inanılmaz faydalı bir ders olduğunu düşünüyorum.

Ders hakkında belirtmem gereken başka bir şey de yatarak geçilecek bir ders olmadığı. Dersin hocaları projeniz hakkında raporlar fikirler 2 haftada bir yazılacak bir sayfa düşünce yazısı veya doldurulacak bir tablo istiyorlar. Fakat ders o kadar ilgi çekici ki bunlar yük gibi gelmiyor, heyecan veriyor. Grup dersi olduğundan ben yatarım arkadaşlar yapar mantığı da yok çünkü hoca dönem sonunda oylamayla herkese soruyor kim çalıştı ki m yattı diye. Yatanlar düşük not alıyor ya da kalıyor.

Aselsan'da çalışan bir mühendisle konuşurken "Acaba işletme mi okusaydım ?" demiştim bir gün. O da bana "Bütün mühendisler en az bir kere acaba işletme mi okusaydım diye düşünmüştür." demişti. Bu derste o merak ettiğiniz işletme bigilerinin temelini alabilirsiniz. Size tavsiyem, benim bu bezlerde tarağım olmaz, ben girer bir şirkete paşa paşa çalışırım diyen biri bile olsanız ITB derslerinizden birini bu derse ayırıp kişisel gelişiminize katkıda bulunmanız. Zaten Türkiye'nin de genç girişimcilere çok ihtiyacı var.

Dipnot güncelleme şeysi: İTÜ Sis üzerinden yapılan yeni bir duyuruya göre: ITB Grubunda Yer Alan ISL 478E Entrepreneurship/Girişimcilik dersini alan öğrenciler, KOSGEB’in zorunlu eğitimini almadan, 100.000 TL'lik girişimci desteğinden yararlanabileceklerdir.
Vuhuuuu!

Captain out !

14 Haziran 2012 Perşembe

İTÜ'de Ders Seçimi Vakaları

Melabalar,

Bu sefer bir kez daha ders seçimi hakkında yazacağım fakat bu sefer biraz daha ince konularına gireceğim bunun.

İTÜ'de ders seçimini bilmeyenler için kısaca anlatayım: Herkesin alması gereken dersler bölüm programlarında belirlidir. Belli bir tarihte açılan dersler açıklanır. Hangi hoca, hangi dersi, nerede, hangi gün ve saat kaçta verecek ve bu dersleri hangi bölümler alabilecek şeklinde detaylarla açıklanır bu dersler. Bu detaylara göre kendinize uygun bir ders programı ayarlarsınız. Bundan bir - iki hafta sonra sistem açılır ve herkes sisteme girip almayı planladığı dersleri kapmaya çalışır. Haliyle binlerce kişi aynı dakikada yüklenince girmek zor olur. Sistem kilitlenir, sayfalar açılmaz... Bunu azaltmak için en son gelen uygulama önce 4. sınıflara, sonra sırayla 3, 2 ve 1 sınıflara ders seçimi izni vermek oldu. Nisbeten eskiye göre çok daha iyi oldu. Şimdi gelelim bazı detaylara.

Öncelikle istediğiniz dersleri seçemezseniz bütün programınız mahvolabilir. O karmaşada bir de yeni programla uğraşamazsınız çünkü sistem kilitlendiği için alamadığınız dersin yerine hangi dersleri alabileceğinize bile bakamazsınız. Bu nedenle ilk tavsiyem alternatif programlar hazırlamanız. Alamadığınız derslerin yerine alternatiflerini hazırlamanız...

İyi bir internet bağlantısı olmazsa olmaz. Bu nedenle bir sürü insan kampüsteki bilgisayar laboratuvarlarından ders seçmeyi dener. Çünkü okulun ağının içinden okulun sistemine ulaşmak daha hızlıdır. Fakat bunu herkes istediğinden laboratuvarlarda yüzlerce kişilik sıralar olur. İnsanlar bütün gece sıra beklerler. Tanıdığınız yoksa laboratuvara erken gidip (bir iki gün önceden) adınızı sıraya ekleyin (tabi illa ben laboratuvardan alacağım şansımı yükselteceğim diyorsanız).

Benim şahsi kanaatim o yoğun sıkışıklık anında en yüksek performansı Internet Explorer veriyor. Normal şartlarda ben de hayatta kullanmıyorum Internet Explorer'ı fakat nasılsa her seferinde ne Opera ne Firefox ne de Crome işe yaradı. Tabi tamamen şans da olabilir ama 4-5 kez aynısı olunca şansa inanmıyor insan.

Başka bir nokta da sisteme aynı anda bir noktadan girebiliyorsunuz. Yani 2 bilgisayarınız var ve ikisinden de giriş yapmaya çalışıyorsanız kendi kendinizi engelliyorsunuz. Tabi ana sisteme giriş sayfası bile kilitlendiğinden ona erişmek için iki bilgisayarınızdan da faydalanabilirsiniz.

Bunun haricinde Teknik Forum da çok yoğun olacaktır sistemle beraber. Bunun ana sebebi beklediği dersleri alamayan insanların alternatif ders ve hocalar hakkındaki yorumları merak etmeleri. Teknik Forum'da arama kısmına İTÜ'deki bir dersin veya öğretim görevlisinin adını yazarsanız o kişiyle veya dersle ilgili sayfa açılır. Öğretim görevlileriyle ilgili sayfalarda öğrenciler hocalara AA-FF arası notlar verir. İnanın bana en çok FF alan birinden ders almak istemezsiniz. Bunun haricinde buradaki sayfalarda sözkonusu öğretim görevlisinin önceki dönemlerde verdiği dersler ve kaç kişiye hangi notu vermiş görebilirsiniz. Haliyle herkes tanımadığı hocaları ya arkadaşlarına sorar ya da buradan araştırır. Şimdi önemli bir noktadan daha bahsedeceğim: Teknik Forum'daki notlara ve yorumlara güvenmeyin. Özellikle genel kanının aksine "Bence çok iyi bir hoca kesinlikle alınabilir" tarzı yorumlara inanmayın. En önemli kriteriniz hocanın daha önce verdiğin notlar olsun. Çünkü pek çok kişi bol not veren ve çok zorlamayan hocaları kapmak ister. Haliyle buralarda yığılma olur. Bu yığılmayı azaltmak için Teknik Forum'da onlarca sahte hesap açıp tercih edilmeyen hocaları çok iyi gösterip insanları yanlış yönlendirmeye çalışan uyanık öğrenciler var. Bu yüzden öncelikle dersi daha önce alan bir tanıdığınıza sonra da Teknik Forum'daki notlara bakın.

Bunun haricinde bir dönem dersleri alıp sonra parayla başkasına satan öğrenciler türedi. Bunu engellemek için Danışman Onay Formu sistemi çıktı. Aldığınız dersleri bir forma yazıp danışmanınıza göstermeniz bunları bunları aldım demeniz gerek herhangi şüphe çekici bir durum olmaması için. Fakat yine de uygun olan bir arkadaşınız sizin almanız gereken bir dersi alabiliyorsa o da dersi alıp sonra bırakarak size kontenjan sağlayabilir; fakat sizin gibi bir sürü insan o kontenjanı beklediğinden bıraktığı anda bir başkası da kapabilir yeterince hızlı olmazsanız.

Açılan dersler sayfası yaklaşık yarım saatte bir güncellenir ve açılan kontenjanın ne kadarının dolduğunu gösterir. Örneğin 30/30 şeklinde dolmuş görünen bir dersi almış olan biri sonraki yarım saat içinde bırakırsa 29/30 olur yani bir kişilik boş bir kontenjan bekler. Fakat sistem yarım saatte bir güncellendiği için 30/30 gözükür. Yani bazen tamamen şansa da dolu görünen bir dersi bir deneyeyim diyerek alabilirsiniz, tabi düşük bir ihtimal bu.

Dolan kontenjanlar can sıksa da ders seçimi uzun bir süreçtir. Bütün günü bilgisayar başında geçirmeniz gerekebilir fakat bazen daha iyi bir ders farkedenler ya da almaktan vazgeçenlerin dersi bıraktığı olur. Bu nedenler başta alamayınca üzülmeyin. Bazı havuz derslerinin alınması zorunlu olduğundan kontenjanları bahsettiğim yarım saatlik güncellemeler sırasında 5'er 5'er arttırılır. Bu nedenle takipte olun. Sık sık açılan dersler sayfasını güncelleyin. Fakat bir 30 kontejanlı 3.,4. sınıf dersinin kontenjanı artmayacaktır onun için de
umutlanmayın.

Son olarak arkadaşlarınızdan yardım istemekten çekinmeyin. Siz İstanbul'dan sisteme girememiş olabilirsiniz ama şans bu ya sizin Erzincan'daki arkadaşınız daha ilk dakikada girmiş işlerini halletmiştir. Şifrenizi verirseniz sizin adınıza da girme ve alma şansı vardır. Fakat ikinizin de aynı anda sisteme giriş yaparak biririnizi engellemediğinizden emin olun. Son bir güvenlik uyarısı: sonuçta şifreniz bu okul hayatınızın temeli. Eğer gerçekten güvendiğiniz bir arkadaşınız değilse ders seçimi sonrasında şifrenizi değiştirin.

Captain out !

15 Mayıs 2012 Salı

İTÜ ve İnternet

Melabalar,

Bu sefer sizlere İTÜ'de internet erişiminden bahsedeceğim birazcık. Öncelikle bilmenizi isterim üniversite hayatınızı kendinize ait bir bilgisayarınız olmadan geçirmeniz imkansıza yakın. Hocaların tamamına yakını (Özellikle mühendislik fakültelerinde) ödevleri internet üzerinden verir, duyuruları internet üzerinden yapar, sınıftaki arkadaşlarınızla ortak proje çalışmalarınızın dosyaları internet üzerinden akar. Hocalar bilgisayarı olmayanları düşünmez çünkü öyle bir ihtimal yoktur. Bilgisayarı olmayanlar ne yapacak ? Her fakülte binası içinde bir adet bilgisayar laboratuvarı bulunur. Buralardaki bilgisayarları kullanırsınız fakat bunlar pek çok yönden kısıtlıdır. İstediğiniz programlar yer almaz, performanslar düşüktür (özellikle mimarlık fakültesi öğrencilerine tasarım yaparken veya elektrik-elektronik fakültesi öğrencilerine simülasyon kullanırken güçlü bilgisayarlar gerekir). Bu nedenle çok iyi olmasa bile kendi kişisel bilgisayarınızı olması gereklidir. Hocalar duyuruları yaptıktan sonra ben duyurdum diye bir daha duyuru yapmazlar. Her gün düzenli olarak onların sitelerini duyuru var mı diye kontrol etmek öğrencinin işidir.

Bilgisayar alırken tavsiyem laptop almanız olacaktır. Bu kısmı şart olmasa da bazı derslerde dizüstü bilgisayarınızı okula getirmeniz hem konuyu kavramanız hem de kullanım açısından büyük kolaylıklar sağlayacaktır.

İnternet erişimine gelirsek İTÜ'deki bütün fakültelerde, kafelerde, yemekhanede ücretsiz ve sınırsız yararlanabildiğiniz kablosuz internet yayını bulunmakta. Fakat bahçeler yollar gibi açık alanlarda bu hizmet yok (bir zamanlar tüm kampüse yayın yapmak düşünülmüş fakat vazgeçilmiş). Her fakülte binasında var desem de bazılarındaki sistem uzun zaman önce kısıtlı bütçeyle kurulmuş ve çoğu noktada bağlandığı anda kopan bir çekim kalitesi var. Hızına gelince çok kişi kullandığında düşen bir hızı var tabi ki ve artık hemen hemen her telefon internete bağlandığından her an bir sürü kişi aynı noktadan internete bağlandığından kablosuzdan zorlayıcı işler için uygun hızlar beklemeyin fakat mail, sosyal medya gibi konularda hiç bir sıkıntı yaşamazsınız.

İTÜ'de kablosuz olarak bağlanabileceğiniz iki ağ vardır: İTÜ misafir, ve eduroam. İTÜ misafir adından anlayacağınız gibi İTÜ mensubu olmayanlarında erişebileceği bir ağ. Çok güvenli değil ve denetim altında değil. Herkese açık ve her isteyen tıklayarak bağlanabilir. Eduroam bağlantısı ise İTÜ mensupları için daha güvenli erişim sağlıyor ve buna bağlanabilmek için öncelikle bilgisayarınızda bir takım ayarlar yapmış olmanız gerek ve her bağlanmanızda sizden İTÜ şifrenizi isteyecek. Daha da önemlisi Eduroam üniversiteler arası bir anlaşma üzerine kurulmuş bir sistem. Bu sayede bu anlaşmaya üye herhangi bir üniversiteye (yurtiçi, yurtdışı) gittiğinizde Eduroam adındaki bağlantıya İTÜ şifrenizle girebilir üniversite ağına bağlanabilirsiniz.
Gerekli ayarlarmaları buradan bulabilirsiniz: http://www.bidb.itu.edu.tr/?d=120

Yukarıda verdiğim linki açabilmeniz için İTÜ şifrenizi girmeniz gerek bunun için de İTÜ Sistem'e girerken kullandığınız kullanıcı adı ve şifrenizi kullanın. Linkte tüm işletim sistemleri için gerekli işlemler adım adım anlatılmakta.

Bunlar haricinde tüm İTÜ yurtlarında her öğrenciye bir internet prizi düşmekte ve bunlara ethernet kablonuzla bağlanıyorsunuz. Herhangi bir ayarı yok artık (eskiden uğraşırdık üzerimize kaydetmek için) ve en güzel yanı da çok yüksek bir hıza sahipsiniz (üniversitenin en güzel yanlarından birisi !). Fakat bu yüce güç büyük sorumluluk getiriyor, priz başına günlük 4 GB'ı geçerseniz o prizdeki internet erişimini bir hafta kesiyorlar. Hurafe değil gerçek.

Daha da ötesinde, kütüphanede yaklaşık 10-15 tane internet erişimi amaçlı bilgisayar bulunuyor. Üzerlerinde inatla "Sadece araştırma amaçlıdır" yazsa da canı sıkılanlar dersi olmayanlar ilk soluğu orada alıyorlar, acil işi olanlar tepelerinde kalksalar da halletsem diye bekliyor. Bu bilgisayarlara herhangi bir kurulum ayar değişikliği yapamıyorsunuz, dediğim gibi sadece internet amaçlı. Dikkat etmeniz gereken nokta kullanıcı adı girerken normal kullanıcı adınızın sonunua @itu.edu.tr eklemeniz. Zaten oradaki duvarda da kocaman yazıyor yine de "Allah allah niye kabul etmiyor şifremi doğru da giriyorum." diyerek kalkanların sayısı çok.

İTÜ Sistem şifreniz canınız, ciğeriniz her şeye erişim şifreniz olduğundan kaybederseniz yapmanız gereken rektörlük binasının yanındaki eski rektörük binasında bulunan İTÜ Bilgi İşlem Daire Başkanlığı ( BİDB)'na giderek yeni şifre istemek. Yaklaşık 30 sn de yeni şifrenizi veriyorlar fakat sizden başkasına teslim etmedikleri gibi telefon üzerinden de kabul etmiyorlar.

Captain out !

26 Nisan 2012 Perşembe

Erasmus Öğrencileri İçin ! - Bölüm 1

Melabalar,

Bu sefer sizlerle Erasmus programına katıldığınız takdirde uygulamanız gereken adımları biraz daha detaylı aktaracağım. Bunların hepsi resmi dökümanlardan alındığından güvenilirliği maksimum düzeyde merak etmeyin.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İlk Adım

Asil Erasmu Adayı Öğrencilerinin İTÜ AB Merkezi Erasmus Ofisi'ne teslim etmeleri gereken karşı kurum başvuru evrakları

Son Başvuru Tarihi ............

  1. Başvurular, karşı kurumlara İTÜ AB Merkezi Erasmus Ofisi tarafından gönderilecektir.
  2. 2 Dönem veya Güz döneminde gidecek olan asil aday Erasmus öğrencilerinin karşı üniversitelere göndereceği başvuru evraklarının son teslim tarihi .......... 'e kadardır. Bu tarihe kadar başvurusunu Erasmus Ofisine teslim etmeyen öğrenciler, başvurularının gidecekleri okula kendileri yapmak zorundadır. Bahar dönemi öğrencilerinin başvuru evraklarını son teslim tarihi daha sonra ilan edilecektir
  3. Öğrenciler, gidecekleri kurumun web sitelerinden son başvuru tarihlerini kontrol etmek, tüm başvuru belgelerini öğrenmek ve hazırlamakla yükümlüdür. Bazı okullar, online başvuru isteyebilir, karşı kurumun istediği Eramus başvuru belgelerine ek olarak online başvuru koşuluna da dikkat edilmesi gerekmektedir.
  4. Evrakların tümü İTÜ AB Merkezi Erasmus Ofisine 1 poşet dosya içinde teslim edilmelidir. Her Öğrenci, başvuru dosyasının üzerine bir etiket yapıltırrarak, karşı kuruun son başvuru tarihini, başvurunun gönderileceği ilgili kişinin adresi ve telefon numarasını doğru ve eksiksiz bir şekilde yazmalıdır. POŞET DOSYANIZIN TESLİMİNDE ERASMUS OFİSİN'NDEN MAVİ RENKLİ "SON ADIM" KAĞIDINI TESLİM ALMAYI UNUTMAYINIZ.
  5. Gidilecek kurumun başvuru formu üzerinde Bölüm/Program ECTS Koordinatörü ve/veya İTÜ Erasmus/AKTS/DE Kurumsal Koordinatörünün (....Koordinatörün Adı....) imzası isteniyor ise, öğrenci bu imzaları başvurusunu teslim etmeden en az 2 gün önce tamamlamalıdır.
  6. DİKKAT: Geç başvuru dosyaları kesinlikle kabul edilmeyecektir.

KURUMLARIN TALEP EDEBİLECEĞİ ORTAK BAŞVURU BELGELERİ
(Karşı kurumlar aşağıdakilere ek olarak başka belgeler talep edebilir. İlgili web sitesini kontrol ediniz!!!)
  1. Gidilecek kurumun doldurulmuş ve imzaları tamamlanmış başvuru formu veya online başvuru çıktısı
  2. Güncel ve resmi İngilizce trankript
  3. 2 fotoğraf
  4. Tüm onayları alınmış İTÜ Öğrenim Sözleşmesi (Learning Agreement): Öğrenim sözleşmesinin aslı sizde kalmalı, başvuru dosyasına fotokopisi konulmalıdır.

DİKKAT: Özellikle öğrenim sözleşmesinin onay sürecinin zaman alacağı ve tüm onayların son başvuru tarihinden önce alınmış olması gerektiği unutulmamalıdır.

İTÜ AB Merkezi Erasmus Ofisi Öğrenci Görüşme Saatleri
Pazartesi-Salı-Çarşamba-Perşembe 14.00-16.00
Bu saatlerin uymaması halinde, lütfen nedeninizi açıklayarak telefon veya e-posta yoluyla randevu alınız.
Başvuru teslimi için, 20 ve 27 Nisan Cuma günleri 14.00-16.00 arasında da öğrenci görüşme saati olacaktır.


------------------------------------------------------------------------------------------------------------




Devamını da ekleyeceğim. Kendim düşmek istediğim birkaç not var. Birincisi anladığınız üzere her üniversite ayrı evraklar istiyor ve ayrı başvuru şartları var. Gideceğiniz üniversite size İTÜ'den daha çok yardımcı olacak yani. Bunun haricinde İTÜ herkesin başvuru evraklarının topluyor ve sizden adresleri alıp gerekli adreslere toplu gönderiyor. Bunun için son başvuru tarihine kadar yetiştirmelisiniz. Kaçırdınız mı ? Yetişmedi mi ? Önemli değil kendiniz yollarsınız. Asıl önemli olan gideceğiniz üniversitenin son başvuru tarihini kaçırmamanız. Bazı üniversiteler İTÜ'nün son başvuru tarihinden önce kendi başvuru formlarını bile açmamış olabiliyorlar o nedenle kendinizi sıkıntıya sokmayın fakat sürekli takibi de bırakmayın. Evrakların yurtdışına git-gel yapması gerekebiliyor. O nedenle son ana sıkıştırmayın.


Captain out !

23 Şubat 2012 Perşembe

Eve çıkacaklara tavsiyeler

Melabalar,

Bu seferki yazımda özellikle eve çıkacak olan kişilere tavsiyelerde bulunacağım. Öncelikle İstanbul'da olduğumuzdan dolayı üniversitenizle aynı şehirde bile yaşıyor olsanız kendi evinize çıkmak mantıklı gelebilir. Ulaşım mesafesi olsun, zaman olsun daha ekonomik (ekonomik olmayabilir tabi...) ve rahat olabilir.

Tavsiyelerime gelince:

İlk olarak İTÜ metro hattı üzerindeki bir üniversite yani Taksim-4.Levent metrosuna ulaştığınızda İTÜ'de istediğiniz fakülteye ulaşmak için en fazla 40 dakika yeterli oluyor. Ayrıca trafik ve hava muhalefetinden de etkilenmiyorsunuz. Bu nedenle en gözde yerler bu metro hattı üzerindeki yerler. Daha da özele inecek olursak İTÜ öğrencileri özellikle 4.Levent, Sanayi Mah. ve Mecidiyeköy duraklarında konuşlanıyorlar. Özellikle 4. Levent Çeliktepe tarafı uygun fiyatıyla bolca öğrenci barındırıyor. Mecidiyeköy'deki evlerin fiyatları genellikle 4.Levent tarafına göre biraz daha yüksek ama Mecidiyeköy'e de ikinci Taksim desek yalan olmaz. Tam bir kavşak noktası ve bir sürü avm ve ulaşım yoluyla her şeyi barındıran bir yer. Fiyatlarda biraz daha detaya inersek öğrenci evi tabir edilen ve çok lüks barındırmayan ve yaşanabilecek 3+1 evler 900/1000 TL civarında kiraya sahipler. Bunun haricinde aranırsa tabi ki kelepir denilen fırsatlar da çıkacaktır fakat 3 kişilik bir ev 800 liranın altına düşmez sanıyorum. Kelepir dediğim konu da aynı fiyata evin kalitesinin yükselmesinden ibaret. Bir de sanıyorum ki kişiler evi tutarken biraz olumlu yaklaşıyorlar. Burası da iyi biraz uzak duraklara ama sorun olmaz spor olur dedikleri yol birkaç ay sonra spor olmaktan çıkıyor, ölüm oluyor. Okula devamlılığınızı bile etkileyebilecek faktörler bunlar o nedenle iyi seçim yapın.

Ev bakma olayı İstanbul'da genllikle internetten seçip gidip görmek şeklinde olsa da sokak sokak gezerek ev bulamazsınız diyen yok. Sadece aşırı yorulup boş dönmeniz olası. Ayrıca ev sahipleri de herhangi bir ücret ödemediklerinden genellikle emlakçılara vermeyi tercih ediyorlar. Emlakçılar da bir kira karşılığını sizden peşin alıyorlar. Yani 1000 liralık bir eve çıkmak istediğinizde yaklaşık 1000 lira ilk ayın kirası + 1000 lira emlakçıya + 1000 lira da depozito = 3000 lira gibi bir bedel ödemeniz gerek.

Eşyalara gelelim. Eşyalar konusunda öğrenci evlerinde genellikle ikinci el tercih edilir. Böylece zaten kısa ömürlü olan öğrenci evleri dağıldığında veya taşınıldığında elden çıkartmak kolay olsun. Elden çıkartılamasa da eşyalardan edilen zarar fazla koymasın. Eve çıkarken eşya alabileceğiniz en uygun ve en iyi yer diğer öğrencilerdir. Yeni eşya alan veya evini dağıtan öğrencilerin çoğu eşyaları atmaktansa birine bedava vermeyi bile tercih eder. Haber salın etrafınıza beyaz eşya arıyorum diye. Okulda panolara ilan asın isterseniz. Emin olun çok karlı çıkarsınız. Tabi biraz parayı gözden çıkartabilenler için en düşük modelli dolap+ocak+çamaşır mak. gibi setler de var var uygun sayılabilecek fiyatlara. Burada çok öenmli bir noktaya dikkat çekmek istiyorum : Bulaşık makinesi. Öğrenci evlerinin çoğunda bulaşık makinesi bulunmaz çünkü bulaşık elde yıkanabildiği için makinesi gereksiz masraf sayılır. Hele o kadar para harcamışken, masraf kısacak yer arar insan. Fakat emin olun ki bir öğrenci evinde en büyük tartışmalar bulaşık yüzünden çıkar genelde. Bulaşık birikir birikir, kimse yıkamak istemez bir süre sonra o bulaşık tepeciği bir savaş alanına döner. Sırf bulaşık yüzünden dağılan kaç ev ve küsen kaç arkadaş gördüm. Bulaşıktan başlayan tartışmalar büyür hep. Siz siz olun ya makinesini alın ya da çok düzenli yıkayacağınıza dair anlaşma imzalayın. Genelde giysi dolabı olarak bez dolaplar tercih edilir. Her öğrenciye bir masa bir sandalye ve yatak yeterli olur. Bunlar fiyatı uygun şeyler genelde.

Faturalara gelelim. Hayatında bu işlerle hiç haşır neşir olmamış kişiler için söyleyeyim internet hariç bütün faturalarınızı ;Ziraat Bankasına ödeyebiliyorsunuz. Fellik fellik vezne aramayın diye söylüyorum. 3 kişilik bir evde genelde doğalgaz kış aylarında 150-250 arası gelir. İnternet elektrik suyu da ekleyince faturalar toplamı kişi başı 100-150 lirayı rahat bulur. Tabi internet hızınızı düşük alırsanız, evinizi iç cepheden soğuk ve rüzgar görmeyen yerden bulursanız, evde adam gibi vakit harcamazsanız bunlar azalır.

Son tavsiyem ev mi, yurt mu sorusuna gelsin. Yurt harikadır. Yaşanması gereken bir ortamdır. Tavsiye ederim. Ama hiç bir yurtta üniversite hayatı boyunca kalınmaz. En az son 2 sene eve çıkılmalıdır. Böylece hem evin rahatlığıyla üniversite daha da rahat okunur, hem evin sorumluluğunu almak öğrenilir, hem de bir nebze hayata atılmış olursunuz. Bu arada ufak bir hatırlatma okul yurtlarının kullanım süresi 5 yıl. Yani 5 yıldan fazla kalamıyorsunuz. Atılıyorsunuz. Bilginize...

Captain out !